Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bir tümsek, Anadolu'nda,
İstiklâl uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir.
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.
"Biz eğilmez başlarız, her gün yeni bir zafere koşarız" diyerek Kocatepe’de haykıranlara, "Ya istiklal ya ölüm" anlayışıyla cennet bahçesine girercesine şehadete koşanlara, Vatanımızı işgal edip kirletme hevesindeki gafillerin hayallerini Kocatepe, Dumlupınar, Balıkesir, Manisa,.... Denizli’de toprağagömenlere İzmir’de denize dökenlere, Saçı kınalı Mehmetlere,Seyitonbaşılara,Hasantahsinlere ,Sütçü imama ; al duvaklı Zeyneplere,Nene hatunlara ,Kara fatmalara kahramanlar doğurup "git oğlum git ya gazi ol ya şehit" diyebilen analara, ağzı dualı eli nasırlı ninelere, ak sakallı dedelere, eli silahlı kalbi imanlı babalara, Memleketin bölünmez bütünlüğü için kahramanca mücadele verirken şehit olan Yiğitlerimize, 15 Temmuz Şehitlerimize, Kahraman Gazilerimize,
"Bayrakları Bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır " diyerek bu toprakları bize vatan yapanlara; Binlerce selam olsun. “Çanakkale Zaferi, tarih boyunca bağımsızlık, hürriyet ve vatan sevgisi uğruna savaşmaktan çekinmeyen Türk Milletinin sarsılmaz birlik ve beraberliğinin en güçlü nişanesidir.
Tarihten silinmek istenen bir milletin, bütün imkânsızlıklara rağmen vatanını korumak için verdiği milli mücadelenin destanıdır.Bugün huzur ve güven içerisinde yaşadığımız bu topraklarda bizlere düşen görev, her türlü hile ve tuzağa rağmen kardeşçe bir ve beraber yaşamaktır.18 Mart, Çanakkale’nin geçilemeyeceğinin, milletimizin esir edilemeyeceğinin ve vatanımızı parçalanmayacağının tüm dünyaya haykırıldığı gündür. 18 Mart; İtilaf Devletlerinin paramparça olduğu günün adıdır. 18 Mart; toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi kefensiz yatarak, Çanakkale’yi geçilmez yapan şerefli ecdadımızın şahlandığı gündür. Yedi düvele karşı, Türk milletinin iman dolu göğsünü seve seve siper edilişinin göstergesidir. Asırlarca yaşayacağımız ve övüneceğimiz haklı gururun günüdür.104 yıl önce Çanakkale'de büyük bir kahramanlık destanı yazan Mehmetçik, sergilediği cesaret ve fedakârlıkla bir yandan tüm dünyanın hayranlığına mazhar olurken, diğer yandan da İstiklal Savaşı'nın adeta ön sözünü yazmıştır.Merhum Akif’in ifade ettiği gibi “Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer… “ Yedi cihan karşımıza durdu, Şer odakları yıllardır bu kutlu topraklar üzerinde her oyunu oynadı. Bu oyunlar karşısında her seferinde gördüğü tek şey; bağımsızlığına, onuruna, haysiyetine, şerefine, namusuna sahip çıkananadolu insanları olmuştur.Bu aziz millete bugün ülkemiz milletimiz adına olumlu hiçbir gelişmeye tahammül göstermeyen batılı medenilerin! İnsanlık ve demokrasi dersi vermeye çalışması ne büyük gaflettir.Bizler inadına gelişeceğiz, inadına büyüyeceğiz, ama gücü elinde tutarak zülüm yapan İSRAİL bilsinler ki tarihte olduğu gibi bugün de hakkı haykıran, mazlumun yanında olan güçlü bir Türkiye var.Bu yönüyle Çanakkale, dün olduğu gibi bugün de, milletimiz, ülkemiz ve geleceğimiz üzerine plan kuranlar için hiçbir zaman unutmamaları gereken bir derstir”“İSTİKLAL VE İSTİKBALİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIMIZA İNANCIM TAMDIR.” “15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında yaşananların, bir asır önce Çanakkale’yi yedi düvele mezar eden mücadeleci ruhun ne kadar taze, ne kadar diri olduğunu hepimize göstermektedir.Tıpkı 104 yıl önce Çanakkale’de olduğu gibi, 15 Temmuz gecesi de en modern silahlar, milletimizin azim, inanç ve kararlılığı karşısında çaresiz kalmıştır. En zayıf anında bile ‘Çanakkale geçilmez’ dedirtmiştir.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna ,yarap, ne güneşler batıyor.!
Ey ,bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...
Bedr'inarslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Tarihin tekerrür etmemesi için tarihi tefekkür etmeliyiz.
Bir Anne Düşünün; Birde Çanakkale Ve Şu Cümleler Eğer Bayrak İnecekse Eğer Ezan Susacaksa Git Gelme Oğul.Allah onlardan razı olsun :
Hadi yavrum ben seni bugün için doğurdum
Hamurumu yiğitlik duygusuyla yoğurdum
Türk evladı odurki yurdu olan toprağı
Ana ırzı bilerek yad ayağı bastırtmaz
Bir yabancı bayrağı ezan sesi duyulan
Hiçbir yere astırtmaz
Git evladım yıllarca ben oğulsuz kalayım
Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım
Hadi yavrum hadi git ya gazi ol ya şehit
Şehitlerimiz annelerine :
Oğlun Şehit... çatma kaşını Anne
Metin ol da dik tut başını Anne
Gel; öp... kokla... mezar taşımı Anne
Akıtma gözünden yaşını Anne!
Olsa da bu dünyada gönlün ezik
Eğilme kimseye tut başını dik!
Bu duygular bize tanıdık bildik
Akıtma gözünden yaşını Anne!
Ölüm vaktin gelsin kavuşacağız
Albayrak altında buluşacağız
Mahşerde birleşip sarılacağız
Akıtma gözünden yaşını Anne!
Arif Nihat Asya diyor ki:
Şehitler tepesi boş değil,
Toprağını kahramanlar bekliyor!
Ve bir bayrak dalgalanmak için;
Rüzgar bekliyor!
Destanı öksüz, sükûtu derin meçhul askerin;
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş meçhul asker diye? ...
Bu cepheden bakıldığında tarihin 15 Temmuz’da tekerrür ettiğini, ancak Asım’ın nesli dediğimiz vatan sevgisiyle dolu bir neslin tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi 15 Temmuz’da da aynı maneviyatla namusunu çiğnetmediğini tüm dünya bir kez daha görmüştür.
Merhum Mehmet Akif’in gençlik idealinin timsali olan “Asım’ın nesli”, çok şükür ki
15 Temmuz’da etten, kemikten hâli ile tüm gövdesini tanklara siper etmiş; çelik zırhlı tanklara karşı, “tesis-i ilahi” olan iman dolu kalpler, bir kez daha ezberleri bozarak zafer kazanmıştır .
Bir insanı öldüren kişinin bütün insanlığı öldürmüş sayılır.hainler emellerine ulaşmak için, Hakk’a tapan milletimizin üzerine hiç acımadan kurşunlar yağdırarak maskelerini düşürmüşlerdir.
Bu haçlı zihniyeti yeni zellandada Camide Cuma namazına gelen Müslümanlara kurşun yağdırarak hainliğini göstermiştir.
“Bizi camiide vurdular İbrahim…
Hz. Ömer gibi rükûda...
Hz. Osman gibi rahlede...
Hz. Ali gibi secdede...
Bizi secdede vurdular İbrahim...
Dedeleri gibi kahpece...”
Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar, Baştanbaşa şehitlerimizin gövdesinden ibaret olan dağlar taşlar eğilmedikçe, dünyada başlarımız eğilmez. Çanakkale’de de eğilmedik,15 Temmuz’da da. Hele bu topraklarda Nemrutların yaktığı ateş; her zaman kül olmaya mahkûmdur.
Dost düşman şunu iyi bilsin ki tarihinde bir Çanakkale’si olan millet asla mahvedilemez.
vatanın her köşesinden “bir hilal uğruna” nice güneşler batmıştır. Çünkü güneş batmadan hilal doğmaz.
Çanakkale Şehitlerine yazılmış en güzel şiirinde Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale’de savaşan kahramanları Bedr’in aslanlarıyla mukayese etmesinin önemli amaçları vardır.
Nitekim şair burada Çanakkale Savaşları için “son Haçlı Savaşı” demiştir. Bir hilal uğruna batan şehitlerimiz, Son Haçlıların hücumunu kırmış; Kılıç Arslanlar, Selahaddin-i Eyyubilerden sonra ve onları kendine hayran bırakarak kanıyla tevhidi kurtarmıştır.
Kıtalara adaletle hükmetmiş, davasının esası sevgi olan bir ecdadın torunlarıyız.
İstiklal Marşımızda da ifadesini bulduğu üzere kükremiş sel gibiyiz, bendimizi çiğner aşarız.”
“Hak-Batıl mücadelesinde haktan, doğruluktan yana olan; vatanını her şeyin üstünde tutan “Asım’ın Nesli” gençlerimizin rol modeli olmalıdır.
Çanakkale Zaferi’ni geleceğe taşımak için Asım’ın nesli gibi nesiller yetiştirmek; yegâne gençlik idealimiz olmalıdır. şanlı geçmişten aydınlık bir geleceğe uzanan dosdoğru bir yol çizilmiştir.
Şunu hatırımızdan asla çıkarmamalıyız: Çanakkale SavaşlarındaLiselerin onuncu sınıf talebelerine varıncaya kadar bütün gençlik, yani Asım’ın nesli, birbiriyle yarışırcasına cepheye koşmuştur.
Varlığımızı, hürriyetimizi borçlu olduğumuz şehitlerimizin gövdesi olan vatanımızda bu gençlik ruhunun yaşatılması ise; hayati önem arz etmektedir .
Bu duygu ve düşüncelerle;
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 104. Yıldönümünde, milletimize bu eşsiz zaferin gururunu yaşatanları,
vatanımız için canını ve canından öte sevdiği her şeyini feda eden tüm kahramanlarımızı anıyorum bizlere bu güzel vatanı emanet eden Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, aziz silah arkadaşlarını, bizi biz yapan değerlerimizi yüreklerimizde her daim hissetmemize vesile olan ; milli birlik ve bütünlüğümüz uğrunda canlarını feda eden, bazıları da mezar taşı olmadan ama görevini yapmış olmanın huzuru içerisinde yatan aziz şehitlerimizi ve ebediyete irtihal eden Gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum .Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Şefaatli Kaymakamı
Deniz KILINÇ